
Küresel piyasalar, merkez bankalarının kritik faiz kararları ve ABD enflasyon verileriyle dolu, oldukça yoğun bir haftayı geride bıraktı. Yatırımcıların “bardağın dolu tarafına” odaklandığı bu dönemde, dış borsalarda iyimser bir rüzgâr eserken, Borsa İstanbul (BIST 100) yatırımcıları haklı bir soruyu sormaya devam ediyor: “Her şey yolunda giderken, biz neden hâlâ o beklenen büyük çıkışı yapamıyoruz?”

Merkez Bankaları ve “Carry Trade” Bilmecesi
Geçtiğimiz haftanın en dikkat çekici gelişmeleri Japonya, Avrupa ve İngiltere merkez bankalarından geldi. Japonya Merkez Bankası (BOJ), 30 yılın zirvesine çıkan bir faiz artırımıyla piyasaları şaşırtmadı ancak 2026 yılı için yeni artışların kapısını araladı. Özellikle küresel ölçekteki “carry trade” (düşük faizli paradan borçlanıp yüksek getirili varlığa yatırım yapma) işlemleri açısından Japonya’nın bu sakin ama kararlı tutumu, piyasalarda 5 Ağustos’taki gibi bir sarsıntı yaşanmasını engelledi.
ABD tarafında ise enflasyonun beklentilerin altında gelmesi, “Fed’in patronu kim olacak?” tartışmalarıyla birleşince borsalarda yükseliş trendini destekledi. Ancak dış dünyadaki bu pembe tabloya rağmen, Borsa İstanbul cephesinde durum biraz daha karmaşık.
Borsa İstanbul: Fiyat Var, Talep Nerede?
Zeynep Balcı’nın analizlerine göre, BIST 100 endeksi 2026 yılına yaklaşırken hâlâ 11.605 puanlık o kritik zirve seviyesini aşabilmiş değil. Enflasyon düşüyor, faiz indirimleri konuşuluyor, siyasi gerginlikler azalıyor ve hatta Türkiye’nin risk primi (CDS) 206 seviyelerine kadar gerileyerek tarihi bir iyileşme gösteriyor.
Peki, tüm bu olumlu verilere rağmen borsa neden güç kazanamıyor? Yazarın bu soruya verdiği cevap oldukça net: Para girişi yetersiz. Borsada fiyat taleple yükselir; ancak mevcut durumda yerli yatırımcının ilgisi daha çok altın, gümüş ve mevduat faizine kaymış durumda.
Güven Sorunu ve Yabancı Yatırımcı Mesafesi
/*! This file is auto-generated */!function(d,l){“use strict”;l.querySelector&&d.addEventListener&&”undefined”!=typeof URL&&(d.wp=d.wp||{},d.wp.receiveEmbedMessage||(d.wp.receiveEmbedMessage=function(e){var t=e.data;if((t||t.secret||t.message||t.value)&&!/[^a-zA-Z0-9]/.test(t.secret)){for(var s,r,n,a=l.querySelectorAll(‘iframe[data-secret=”‘+t.secret+'”]’),o=l.querySelectorAll(‘blockquote[data-secret=”‘+t.secret+'”]’),c=new RegExp(“^https?:$”,”i”),i=0;i
Borsanın yerinde saymasının bir diğer temel nedeni ise aşılamayan “güven sorunu”. Yabancı yatırımcıların BIST 100’deki payı halen %36-37 seviyelerinde çakılı kalmış durumda. TCMB verilerine göre yabancıların hisse senedi alımları (haftalık 26 milyon dolar gibi) sembolik düzeyde kalıyor. Yabancı yatırımcı, faiz indirim döngüsünü ve Türkiye’nin “yatırım yapılabilir ülke” notuna tekrar kavuşup kavuşmayacağını görmek için bir süre daha “bekle-gör” modunda kalmayı tercih ediyor.
Teknik Görünüm: 11.605 Zirvesi ve “İkili Tepe” Riski
Teknik analiz perspektifinden bakıldığında, Borsa İstanbul’un çıkış trendini koruduğu ancak direnç seviyelerinde ciddi yorgunluk işaretleri verdiği görülüyor.
-
Direnç Noktaları: 11.470 ve 11.550 seviyeleri yukarı yönlü hareketlerde ilk engeller. Ancak asıl sınav 11.605 puanlık zirvede verilecek. Bu seviye geçilmeden piyasada gerçek bir “ralli”den bahsetmek mümkün görünmüyor.
-
Destek Noktaları: Olası geri çekilmelerde 11.250 ve 11.100 bandı endeksi tutmaya çalışacak ilk kaleler.
Zeynep Balcı, 11.605 seviyesinin aşılmamasının teknik analizde “ikili tepe” formasyonuna yol açabileceği konusunda uyarıyor. Eğer bu zirve geçilemezse, piyasadaki temkinli hava yerini kâr satışlarına ve geri çekilmelere bırakabilir.
Altın ve Gümüş: Borsanın En Dişli Rakipleri
Borsanın güç kazanamamasının bir diğer sebebi de yatırımcıların “güvenli liman” iştahı. Gümüş, arz eksikliği ve güçlü taleple bu yılın tartışmasız şampiyonu olurken; altın, zayıf dolar ve jeopolitik gerginliklerden (özellikle ABD-Venezuela hattı) beslenerek yükseliş trendini sürdürüyor. Yerli yatırımcının altına ve gümüşe olan bu yoğun ilgisi, borsaya girebilecek potansiyel taze paranın önünü kesiyor.
Sonuç: 2026’da “Evdeki Hesap Çarşıya Uyacak mı?”
2026 yılına dair projeksiyonlar; petrol fiyatlarındaki düşüş ve küresel faiz indirimleriyle birlikte oldukça iyimser. Ancak Borsa İstanbul için bu iyimserliğin fiyatlara yansıması, sadece enflasyonun düşmesine değil, kurumsal ve yabancı sermayenin tekrar içeriye çekilmesine bağlı. Türkiye’nin CDS primindeki düşüş umut verici olsa da, borsada kalıcı bir bahar havası için 11.605 direncinin hacimli bir şekilde geçilmesi şart.
Haftalık bazda TCMB rezervlerindeki 4.3 milyar dolarlık artış ve risk primindeki iyileşme, zeminin hazırlandığını gösteriyor. Şimdi tek eksik; yatırımcıyı tekrar hisse senetlerine çekecek olan o güçlü talep ve güven tazelemesi.
