Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Ekonomi İşleri Başkanlığı Eğitim Programı’nda yaptığı konuşmada, yüksek kira ve konut fiyatlarına karşı yeni adımlar atılacağını açıkladı. Erdoğan, devletin kira planlamasını üstleneceğini belirterek, “Vatandaşlarımızın fahiş kiralarla mağdur edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bundan böyle kira konusunda planlamayı biz yapacağız” dedi.
Yüksek seyreden kira ve konut fiyatlarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunu çözmek adına harekete geçtiklerini ifade etti. Bu kapsamda Toplu Konut İdaresi (TOKİ) aracılığıyla 500 bin sosyal konut inşa edileceğini belirten Erdoğan, vatandaşın barınma hakkının korunacağını ve fırsatçılığa geçit verilmeyeceğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Tüm vatandaşlarımızın nabzını tutuyoruz. 24 yıldır milletin rehberliğinde yürüyen, aynı ufka bakan, milletin rotasından hiç çıkmayan bir siyasi hareket olarak Ekonomi İşleri Başkanlığımızın rolünü bu bakımdan çok önemli buluyorum. Sizler bizim sahadaki gözümüz, kulağımızsınız.
Prensibimiz 24 yıldır hiç değişmemiştir. Milletle inatlaşma olmaz. Başkaları gibi yukarıdan aşağıya doğru, dikte eden değil, istişare eden farklı fikirleri dinleyen bir yaklaşımla hareket ettik. Bundan sonra da aynı çizgide siyaset yapmaya devam edeceğiz.
Küresel ekonomi koronavirüs şokunun etkilerini halen atlatamadı. Dünyada bir ara son 60-70 yılın zirvelerini gören enflasyon ile üretim ve istihdam meselesi birçok ülkenin başını ağrıtmaya devam ediyor. Enflasyonun endişe kaynağı olmaktan çıktığını söyleyemeyiz. Bunun işaretlerini yapılan açıklamalarda görüyoruz.
Enflasyonla mücadelede belli bir aşama kaydeden ülkeler dahi tedbiri elden bırakmıyor. Bir de buna bizim coğrafyamızda yaşanan sıcak çatışmaları eklemek gerekir. Dördüncü yılına yaklaşan Rusya-Ukrayna savaşının ekonomi ve finans piyasalarında yol açtığı tedirginliği hepimiz biliyoruz.
Amerika ile Çin arasında son günlerde tekrar kızışan tarife gerilimi de ilave bir baskı oluşturuyor. Türkiye olarak böyle bir atmosferde hem ülkemizi çatışmalardan uzak tutmaya hem 6 Şubat felaketinin yaralarını sarmaya hem de ekonomide belirlediğimiz hedeflere ulaşmaya çalışıyoruz.
Dün bölgemizin kanayan en büyük yarası olan Gazze soykırımını durdurma noktasında önemli bir adım attık. Liderler olarak güçlü bir irade ortaya koyduk. İmzaladığımız dörtlü deklarasyonun bölgemizde kalıcı barışa giden yolda yeni bir kilometre taşı olmasını ümit ediyorum.
Elbette bunları söylerken şu gerçeği unutmuyoruz; geride 68 bin şehit, 170 binden fazla yaralı, yıkılmış şehirler, paramparça olmuş hayatlar bırakan soykırımın yol açtığı tahribatı ortadan kaldırmak belki de hiçbir zaman mümkün olmayacak.
Gazze’de ateşkesin sağlanmasını çok kıymetli buluyoruz. Şimdi hep beraber Filistin’in yaralarını sarmamız, Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmamız gerekiyor. Türkiye olarak bunun için çalışacak, bu anlayışla sürecin her aşamasını yakından takip edeceğiz. Bu süreci dirayetle yönetmeye gayret edeceğiz. Arzumuz dün atılan adımın kalıcı ve adil bir barışla taçlanmasıdır.
Önümüzde daha çok mesafe var. Hep söylediğim gibi; bizim birinci önceliğimiz hayat pahalılığı sorununu kökten çözmektir. Kuraklık, zirai don ve bölgesel krizler gibi kontrolümüz dışındaki engellere rağmen hedeflerimize ulaşmakta kararlıyız.
Halen yüksek seyreden kiralar ve konut fiyatlarıyla ilgili çok önemli bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bundan böyle kira konusunda işin planlamasını devlet yapacak. Yani vatandaş gelsin kendisi kiraya versin ve yüksek kiralarla orada vatandaşı sömürsün, bunlara fırsat vermeyip, devlet bu sosyal konutları kendisi kiraya verip, inşallah samimi olarak ucuz kiralama sürecini biz başlatacağız.
Yüzyılın Konut Projesi verdiğimiz bu çalışmayla toplam 500 bin sosyal konut inşa edeceğiz. Projemizde şehit yakını ve gazilerimize, emeklilerimize, üç çocuğu olan ailelerimize, engelli vatandaşlarımıza özel kontenjanlar ayıracağız.
Türkiye’de ilk kez kiralık konut uygulamasını TOKİ vasıtasıyla hayata geçireceğiz. Dar gelirli ailelerimize rahat bir nefes aldıracağız. Konut projemiz sadece sosyal politikalarda değil, enflasyonla mücadelede de elimizi güçlendirecek. Ekim ayı sonunda inşallah projemizin detaylarını paylaşacağız.
Yolsuzluk operasyonları başlayınca beytülmale çöreklenmiş yankesicileri yargıdan kurtarmak için boykot diye bir şey uydurdular. Mitinglerinde markaları yuhalatmaktan, hedef göstermeye kadar her şeyi yaptılar. Fakat ne yaptılarsa muvaffak olamadılar. Boykot çağrıları hep ellerinde patladı. Amaçları milli markaları tehdit edip haraca bağlamakmış. Milletimiz artık bunların siyasi parti mi, mafya mı olduğunu karıştırır oldu.
Sayın Özel’in yönetiminde CHP siyasi parti kimliğini giderek kaybediyor. Daha önce de söyledim, CHP yönetilmiyor, dümeni kilitlenmiş gemi misali oraya buraya savruluyor. Kaptanın ise ne gemi ne yolcular umrunda.
Yabancılara kendi ülkelerini şikayet etme alışkanlığını bir türlü bırakamadılar. Başka ülkeleri ziyaretlerinde ana muhalefet partisi gibi değil, Türkiye partisi olarak hareket edeceklerdi ama kendi ağızlarından çıkan bu sözü bile tutmadılar. CHP Genel Başkanı’nın son ziyareti fecaat oldu.
Şahsımızdan bağımsız olarak söylüyorum; bu ülkenin cumhurbaşkanını batı başkentlerinde yoldaşlarına yuhalatmanın adı siyaset değil, muhalefet etmek hiç değildir.”