Hem Türk mali piyasalarında, hem de küresel cephede, bir önceki gün yaşanan iyimser havanın korunmakla birlikte, kâr alma isteğinin de ön plana çıktığını gördük. Öyle ki, Asya cephesinde nükleer başlığa sahip Hindistan ve Pakistan arasında varılan anlaşma, ABD-Çin ticaret savaşında tarafların birbirine yaklaşması, yarın İstanbul’da yapılacak Ukrayna-Rusya zirvesi ve belki de en önemlisi Türkiye cephesinde PKK’nın feshi gündemi meşgul etmeye devam etti.
PKK’nın feshi tam fiyatlanamadı
En sonuncusu hatta en önemlisi ile başlarsak, PKK’nın fesih kararı ardından, BIST100 endeksinin haftanın ilk günü %4’e yakın artışla altı haftanın en yüksek seviyesini test etmesi ardından dün günü %0,5 düşüşle tamamladı. Normal şartlarda, PKK’nin fesih ve silah bırakma kararını basite indirgemeden büyük bir adım olarak değerlendirirken, Türk mali piyasalarında coşkunun boyutunun sınırlı kaldığını görüyoruz. Düşük petrol fiyatları ve küresel iyimserliğin Türkiye pozitif olduğu bir ortamda, gelişmelerin TL ve TL cinsi varlıkları destekleyeceğini düşünmüştük.
/*! This file is auto-generated */!function(d,l){“use strict”;l.querySelector&&d.addEventListener&&”undefined”!=typeof URL&&(d.wp=d.wp||{},d.wp.receiveEmbedMessage||(d.wp.receiveEmbedMessage=function(e){var t=e.data;if((t||t.secret||t.message||t.value)&&!/[^a-zA-Z0-9]/.test(t.secret)){for(var s,r,n,a=l.querySelectorAll(‘iframe[data-secret=”‘+t.secret+'”]’),o=l.querySelectorAll(‘blockquote[data-secret=”‘+t.secret+'”]’),c=new RegExp(“^https?:$”,”i”),i=0;i
Belki sürece dair belirsizlikler veya devamında yeni anayasa tartışmaları, ya da yabancı yatırımcının ilgisizliğini ön plana çıkarabiliriz. Yine de, yabancı yatırımcının Türkiye risk algısını gösteren CDS risk primi 310 baz puana gerileyerek neredeyse son iki ayın dibini test ettiğini not edelim. USDTRY kuru bebek adımlarla 38,80 seviyesinin kıyısına kadar gelirken, piyasada iş gören faiz oranı %48,99 seviyesinde çakılı defans oynamaya dün de devam ettiğini gördük.
Son günlerde TCMB’nin almış olduğu önlemlere paralel rezervlerindeki erimenin durduğunun altını çizmek isteriz.
Hazır Türkiye ile başlamışken, TCMB’nin analitik bilançosuna da bakalım. 12 Mayıs valörlü işlemlerinde net döviz pozisyonu yaklaşık 1,6 milyar dolar azalmış. Son günlerde altın fiyatlarının 3,500 dolar seviyesinden 3,200 dolar seviyesine doğru kaydettiği yolculuk, hâliyle TCMB’nin altın rezervleri üzerinde de baskı kuruyor. Altın etkisi hâriç baktığımızda, döviz pozisyonunda ufak da olsa artış olduğunu hesaplıyoruz. Son günlerde TCMB’nin almış olduğu önlemlere paralel rezervlerindeki erimenin durduğunun altını çizmek isteriz. Manşet rakam 11,4 milyar dolar seviyesinde.
Mart ayının sonlarında yaşanan siyasi iklim değişikliğinin ciddi tutarda bir rezerv kaybına (15,1 milyar dolar) neden olduğunu gördük.
Dün TCMB Mart ayı ödemeler dengesi istatistiklerini açıkladı. Buna göre, cari işlemler dengesi Mart ayında 4,1 milyar dolar açık verdi. Yılın ilk çeyreğinde kaydedilen açık 12,3 milyar dolar ile geçen yılın aynı döneminin yaklaşık %26 üzerinde gerçekleşti. TCMB’nin reel değerlenmeye imkân vererek enflasyonla savaşta izlediği politikaların yan etkisinin cari işlemler dengesinde kendisini göstereceğini pekâlâ biliyorduk. Bu tablonun önümüzdeki günlerde kendisini daha da belirgin bir şekilde hissetireceğinin altını çizelim. Ödemeler dengesi istatistikleri bir ülkenin dış dünya ile muhasebesi ya da bilançosu şeklinde okursak, Mart ayının sonlarında yaşanan siyasi iklim değişikliğinin ciddi tutarda bir rezerv kaybına (15,1 milyar dolar) neden olduğunu dün açıklanan veri ile bir kez daha teyit etmiş olduk.
/*! This file is auto-generated */!function(d,l){“use strict”;l.querySelector&&d.addEventListener&&”undefined”!=typeof URL&&(d.wp=d.wp||{},d.wp.receiveEmbedMessage||(d.wp.receiveEmbedMessage=function(e){var t=e.data;if((t||t.secret||t.message||t.value)&&!/[^a-zA-Z0-9]/.test(t.secret)){for(var s,r,n,a=l.querySelectorAll(‘iframe[data-secret=”‘+t.secret+'”]’),o=l.querySelectorAll(‘blockquote[data-secret=”‘+t.secret+'”]’),c=new RegExp(“^https?:$”,”i”),i=0;i
Demografi ve istihdam
Dün ayrıca, TÜİK tarafından açıklanan ve özellikle ilgi alanıma giren demografi verilerinin de üzerinden kısaca geçmek isterim. Dünya nüfusunun hızlı bir şekilde yaşlanması, doğum oranlarının düşmesi, kalifiye eleman eksikliği, yaşanan göçler hepimizin güncel hayatta sıklıkla karşılaştığımız bir olgu. Mesela evimize gelen yabancı uyruklu tamirciden tutun yurt dışı bir ülkede bindiğiniz Uber taksinin şoförüne kadar çok geniş bir yelpazeyi konuşuyoruz. Biz dönelim TÜİK verisine. 2024 yılı doğum istatistiklerine göre Türkiye’nin doğurganlık hızı hızla gerilemeye devam etmiş.
Nüfusun yenilenme seviyesinin 2,1 olduğu görüşünü ilk önce biraz açalım. 2,0 rakamı, anne ve babanın yerini alacak iki çocuğu temsil ederken, +0,1 ise, erken ölümler, çocuk sahibi olamayanlar ya da hiç çocuk yapmayanlar gibi etkenleri telafi etmek için eklenmiştir. Bu seviye doğurganlık oranı 2,1’in altına düştüğünde, göçle dengelenmediği sürece, toplam nüfus azalır, yaşlı nüfus oranı artar, ekonomik büyüme ve işgücü arzı baskı altına girebilir! TÜİK verisine göre Türkiye’de doğurganlık hızı 1,48 seviyesine gerileyerek cumhuriyet tarihinin en düşük değerini aldı! Ankara ve İstanbul gibi büyük yerleşim bölgelerinde bu değerin sırası ile 1,15 ve 1,20 olduğunu da not edelim! Avrupa’da bu oran şu anda 1,38. Demografi, dünyanın en büyük sorunlarından biri olarak ön plana çıkıyor.
Haber akışında ise Trump’ın Ortadoğu turu ön plana çıktı.
Riyad’daki yatırım forumunda konuşan Trump, ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımları kaldıracağını ve Suudi Arabistan’ın ABD’ye toplam 600 milyar dolarlık yatırım taahhüdünde bulunduğunu açıkladı. Bu yatırımların yaklaşık 142 milyar doları savunma sanayisini kapsıyor. Trump’ın kararı, geçen yıl devrilen Beşar Esad rejiminin ardından Suriye’nin yeniden inşası için kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor. Trump’ın İsrail’e uğramayacak olması bölgesel diplomasi açısından da dikkat çekici bir gelişme olarak okuyoruz. Öte yandan İran’a yönelik açıklamalarında ise Trump, nükleer silaha asla izin vermeyeceklerini vurgularken, yeni bir anlaşmaya açık olduğunu ama aksi hâlde “maksimum baskı” uygulayacaklarını dile getirdi. Ziyarete, Elon Musk ve BlackRock CEO’su Larry Fink gibi isimlerin katılması, yatırım odaklı mesajların küresel iş dünyasına yönelik olduğunu da ortaya koydu.
Trump değil, Rubio geliyor
Yarın İstanbul’da düzenlenecek Ukrayna-Rusya görüşmelerinde ABD’yi temsilen Dışişleri Bakanı Rubio’nun geleceği belirtilirken, gidişata göre Trump’ın da zirveye katılma ihtimâlini tamamen göz ardı etmiyoruz. Trump’ın nükleer başlıklı komşuların arasını ‘yapması’ ardından Gazze’de de barış için çabalarını artırdığını görüyoruz.
Yurt dışı piyasalarda ise hafta başı yaşanan iyimserliğin azaldığını ancak ılımlı havanın korunduğunu not edelim. ABD’de dün tahminlerin bir çıt da olsun altında kalan TÜFE enflasyonu Şubat 2021 dönemine geri dönerken, Nisan ayında yıllık bazda manşet TÜFE artışı %2,4 olan beklentiye oranla %2,3 olarak açıklandı. Enflasyon verisi ve kâr alma isteğine paralel dolar hafta başı kaydettiği kazanımların bir kısmını geri verdi. EUR ve GBP gibi önde gelen para birimleri dolar karşısında toparlanırken, altın göreceli olarak yatay bir seyir izledi. Bitcoin 104bin dolar seviyesinde pusuda beklemeye devam ediyor…
S&P500 tarife kayıplarını geri aldı
ABD ile Çin arasındaki tarifelerin doksan gün süreyle askıya alınması ve olumlu gelen ABD enflasyon verileri, tarifelerin enflasyon üzerindeki etkisine dair endişeleri bir nebze azaltırken, yatırımcıların da risk iştahını desteklemeye devam etti. Trump yönetiminin ticaret savaşına verdiği geçici mola, piyasalarda en kötü senaryonun şimdilik geride kaldığı algısını güçlendirdi. ABD borsaları teknoloji hisseleri öncülüğünde geceyi yükselişle tamamlarken, en büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi 2025 yılında kaydettiği kayıplarını dün itibariyle telafi ederek yükselişe geçti! Hatırlanacağı üzere, risk iştahı denince akla gelen Nasdaq Bileşik endeksi de tarife çılgınlığı ile kaydettiği dip seviyeden %28 yükseliş kaydettiğini dün bültenimizde paylaşmıştık. Bu satırları piyasaların açık bir şekilde normalleşmeye devam ettiği şeklinde okuyabiliriz. Bu sabah Asya borsalarında sınırlı yükselişlerin yaşandığını, doların ise zayıf seyrini sürdürdüğünü görüyoruz. Çinli teknoloji devlerinin güçlü bilançoları, Hong Kong borsasını yukarı taşırken, Japon Nikkei endeksi ise kazançlarını geri verdi.
Hazine Grup Müdürü Emre Değirmencioğlu, Kıbrıs İktisat Bankası