
ABD hisse senetleri 2026 yılına güçlü bir ivmeyle ve iyimser beklentilerle giriyor. Yapay zekâ odaklı büyüme hikâyesi, şirket kârlılıkları ve ekonomik dayanıklılık algısı piyasaları desteklerken, yatırımcıların göz ardı edemeyeceği önemli riskler de birikiyor. Değerleme seviyelerinden faiz patikasına, jeopolitikten ticaret politikalarına kadar uzanan bu riskler, ABD borsalarının üst üste dördüncü güçlü yılı yaşamasını zorlaştırabilir.
ABD hisse piyasaları son yıllarda neredeyse kusursuz bir senaryoyu fiyatlıyor. Ancak bu görünümün sürdürülebilmesi, birçok belirsizliğin yatırımcı beklentileriyle uyumlu şekilde çözülmesine bağlı. JPMorgan Wealth Management CEO’su Kristin Lemkau’nun da vurguladığı gibi, “Yapay zekâ sektörleri ve yatırım fırsatlarını dönüştürmeye aday, ancak aşırı iyimserlik riski de barındırıyor.”
Yapay Zekâ Beklentileri: Zamanlama ve Getiri Riski
Yapay zekâ, 2024 ve 2025 boyunca küresel hisse piyasalarının ana hikâyesi oldu. Özellikle ABD’de teknoloji hisseleri, AI yatırımlarının uzun vadeli kârlılık yaratacağı beklentisiyle güçlü performans sergiledi. Ancak risk, bu yatırımların ne kadar sürede somut gelir ve kâr artışına dönüşeceği konusunda yoğunlaşıyor.
Eğer yapay zekâ uygulamalarının şirketlere entegrasyonu beklenenden daha yavaş ilerlerse ya da bu teknolojinin yarattığı verimlilik artışı kısa vadede fiyatlama gücüne dönüşmezse, analistlerin kâr tahminleri hızla aşağı yönlü revize edilebilir. Ayrıca rekabetin artması, özellikle büyük teknoloji şirketlerinin yüksek marjlarını baskılayabilir.
Değerleme ve Yoğunlaşma Sorunu
ABD borsalarındaki bir diğer temel risk, değerleme seviyeleri ve piyasa liderliğinin aşırı derecede dar bir alana sıkışmış olması. S&P 500 endeksi, tarihsel ortalamaların belirgin şekilde üzerinde işlem görüyor. Endeks performansının önemli bir bölümü, az sayıda mega ölçekli teknoloji şirketinden kaynaklanıyor.
Bu yoğunlaşma bugüne kadar getirileri yukarı çekti. Ancak aynı dinamik, olası bir olumsuz sürprizde aşağı yönlü hareketlerin de sert olmasına yol açabilir. Lider hisselerde yaşanabilecek bir hayal kırıklığı, tüm endekste orantısız kayıplar yaratma potansiyeli taşıyor.
Enflasyon ve Faizler: “Daha Uzun Süre Yüksek” Riski
Piyasalar halen enflasyonun kalıcı biçimde yavaşladığı ve ABD Merkez Bankası’nın (Fed) zamanla faiz indirimlerine yöneleceği varsayımına dayanıyor. Ancak bu senaryo garanti değil.
Yapay zekâ yatırımlarına bağlı olarak artan sermaye harcamaları, ücret baskıları veya geçmiş dönemde uygulanan gümrük tarifelerinin gecikmeli etkileri enflasyonu yeniden yukarı çekebilir. Böyle bir durumda Fed’in faizleri daha uzun süre yüksek tutması, hatta finansal koşulları yeniden sıkılaştırması gündeme gelebilir. Bu da hisse senetleri için değerleme baskısı anlamına gelir.
Jeopolitik ve Ticaret Politikası Belirsizliği
Jeopolitik riskler, çoğu zaman piyasalar tarafından yeterince fiyatlanmayan ancak gerçekleştiğinde sert dalgalanmalara yol açan unsurlar arasında yer alıyor. ABD-Çin ilişkilerindeki gerilim, enerji piyasalarını etkileyen bölgesel çatışmalar ya da yarı iletkenler ve nadir toprak elementleri gibi kritik tedarik zincirlerindeki aksamalar, küresel risk iştahını hızla tersine çevirebilir.
Ticaret politikaları da önemli bir belirsizlik kaynağı olmaya devam ediyor. Özellikle korumacı söylemlerin yeniden gündeme gelmesi ve tarifelerin siyasi tartışmaların merkezine oturması, küresel ticaret hacmi ve şirket kârlılıkları üzerinde baskı yaratabilir.
Ekonomik Yavaşlama İhtimali
Piyasa konsensüsü, ABD ekonomisinin 2026’ya girerken görece dayanıklı kalacağı yönünde. Avrupa tarafında ise kamu harcamaları ve mali genişleme beklentileri öne çıkıyor. Ancak bu anlatıda oluşabilecek en küçük çatlaklar dahi yakından izlenecek.
Tüketicilerin artan yaşam maliyetleri karşısında harcamalarını ne ölçüde sürdürebileceği ve bankaların kredi risklerini nasıl yönettiği, yatırımcıların radarında olacak. Olası bir ekonomik yavaşlama sinyali, özellikle yüksek değerlemelerle işlem gören hisselerde düzeltme riskini artırabilir.
2026’ya Girerken Temkin Çağrısı
Özetle, ABD borsaları güçlü bir hikâye ve olumlu beklentilerle 2026’ya yaklaşırken, bu görünümün kırılgan bir denge üzerinde durduğu görülüyor. Yapay zekâdan enflasyona, jeopolitikten büyüme görünümüne kadar uzanan riskler, yatırımcıların daha seçici ve temkinli bir duruş benimsemesini gerektiriyor.
Kaynak: Bloomberg
Yazar: Jan-Patrick Barnert
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]
