Olmayana oldu deyip, şimdi olmadığını herkesin bildiği bir şeyde, oldu dedikleri noktada hedef sapması mı olacak bunu tartışmamızı istiyorlar. Türkiye’nin enflasyonla mücadele tarifini yapmamız gerekirse, karışık da olsa tek cümlede böyle özetlenebilir.
Ülkede üretimde kullanılan girdi maliyetleri artıyor ama üretici enflasyonunu yüzde 20’lerde gezdiriyorlar. Memlekette iğneden ipliğe her şeyin fiyatı yükseliyor, hatta bu konuda fütursuzca sayılabilecek ölçüde dolaylı vergilere artış getiriliyor, ama enflasyonun yüzde 32,8 olduğunu açıklayabiliyorlar.
Bir de aynı bültende en çok artan kalemleri sayarken, gıda, ulaştırma ve konut demezler mi? Zaten insanların yoksulluk sınırının bile çok uzağına düşen, açlık sınırında gezen gelirleriyle alabildikleri üç kalemde enflasyon artış hızı yüksek, ama ülkenin enflasyonu düşüyor.
Gerçekten mesele şaka gibi olmaya başladı. Düşünsenize geçtim en çok tüketilen ana kalemlerin göz ardı edilmesini, bir sepette 143 temel başlık var ve bunların 118 adedinin fiyatı yükselirken, 18’i düşüp, 7’si aynı kalırken, o ülkenin enflasyon artış hızını nasıl düşürmeyi başarıyorsunuz?
Bir yalan uyduruldu, sanırım buna inanıldı, herkesin de inanmasını bekliyorlar ama asıl hesabın yılın başındaki ücretlere yapılacak artışlardaki sefalete ikna olmaları beklentisi olduğunu kimse dile getirmiyor.
Bir de televizyonlara çıkıp yüzde 30 yıl sonu hedefinin tutup tutmayacağını insanlara tartıştırıyorlar. Yani memleketçe ülkede açıklanan yüzde 32,8’e ikna olduk da, bunun hedefe ulaşıp ulaşmayacağını mı tartışacağız şimdi.
Türkiye’de enflasyon fakirliğin ötesine geçip, sefalet yaratan bir unsur haline dönmüştür. Ne yazık ki bunda da kimsenin inanmadığı TÜİK verilerinin şahitliği ortaya konularak yapılan bir eylem söz konusu.
Şimdi haftanın son gününde bir de yılın son enflasyon raporunu açıklayacaklar. Orada da yine kimsenin hayatında gerçekliği olmayan rakamlar üzerinden hedefler konulacak, bunların sapıp sapmayacağı üzerinde durulacak.
El insaf! İki sene içinde bütçe açığını da, bütçeden ödenen faiz miktarını da Cumhuriyet tarihinin rekor seviyesine taşıyıp, halkın günlük hayatındaki giderleri 4-5 kat arttırıp, karşılığında gelirlerini minimize edip, ama buna mukabil tahsil ettiğiniz vergileri de en dolaylısından yükselterek, yani işin eziyet kısmını bir kenara bırakalım, kamu eliyle enflasyon yaratarak bunu nasıl başarıyorsunuz?
Hiç mi bu ülkede aklıselim bir ekonomi yorumcusu kalmadı da, iktidarın kendi kendine oynadığı, oynadıkça da insanların sefaletinin yüzdesinin artmasına neden olduğu bu oyunun, inandırıcı olmayan rakamları üzerinden enflasyon bilmecesi çözecekler?
Türkiye’de ekonomi yönetimiyle vatandaş ve reel sektör arasındaki ipler tamamen koptu. Bir tarafta gerçekliğini tamamen yitirmiş bir ekonomi yaklaşımı, diğer tarafta da yaşam savaşı veren bireyler ve firmalar var. Gel de çık işin içinden.
[email protected]
