
Türkiye ile Rusya arasında enerji diplomasisinde yeni bir dönem başlıyor. Mavi Akım ve TürkAkım hattındaki uzun vadeli doğalgaz anlaşmalarının süresi dolarken, bu kez pazarlık masasında daha güçlü olan taraf Ankara.
Konuyu INDEPENDENT Türkçe’deki yazısında ele alan Murat Bayar, şunları yazdı:
Türkiye’nin Rusya ile yaptığı uzun vadeli doğalgaz anlaşmalarının bir kısmı sona yaklaşıyor.
Bir zamanlar ülkenin sanayisini ayakta tutan, büyümesini besleyen bu boru hatları Mavi Akım (16 milyar metreküp/yıl) ve TürkAkım (5,75 milyar metreküp/yıl) artık yeniden müzakere masasında.
Toplamda Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan bu iki hattın bazı hacimleri 2025 sonu-2026 başında doluyor.
Ve bu kez, kartlar biraz daha Ankara’nın elinde.
Türkiye’nin doğalgazı ABD’den iki Avrupalı şirket üzerinden komisyon ödeyerek açıkladığı bir dönemde, Türkiye’nin enerji üzerinden kurmakta olduğu yeni dengeyi Londra Enerji Kulübü Başkanı Mehmet Öğütçü’ye sorduk.
Amerikan gazıyla yeni dönem
Zaten Türkiye’nin LNG ithalatının yaklaşık yüzde 30’u ABD kaynaklıydı.
Ancak Eylül 2025’te BOTAŞ, enerji tarihinde dönüm noktası olacak bir imza attı:
İsviçre merkezli Mercuria Energy Trading ile yapılan 20 yıllık anlaşma (2026-2045), toplam 70 milyar metreküp ABD kaynaklı LNG tedarikini öngörüyor.
Değeri yaklaşık 43 milyar dolar.
Buna ek olarak, Avustralya merkezli Woodside Energy ile 2030-2038 dönemini kapsayan 5,8 milyar metreküp’lük bir ön anlaşma (“Heads of Agreement”) imzalandı.
Bu anlaşmalar yalnızca ticari değil; jeopolitik anlamı da büyük.
Türkiye bu hamleyle hem Washington’a “kaynaklarımızı çeşitlendiriyoruz” mesajı veriyor hem de Moskova’ya “artık tek tedarikçi değilsin” diyor.
Enerji, diplomasi ve denge
Batı başkentlerinde bu gelişme, Türkiye’nin Rusya’dan kopuşu olarak yorumlandı.
Ancak Ankara’nın amacı ideolojik değil, stratejik pragmatizm.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimi, Rusya’yı tamamen dışlamanın gerçekçi olmadığını biliyor.
Zira, Moskova hâlâ Türkiye’nin en büyük enerji ortağı;
Akkuyu Nükleer Santrali’nin yatırımcısı, aynı zamanda önemli bir ticaret ve turizm partneri.
Enerjide denge değişiyor
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve gazı Avrupa’ya karşı bir silah olarak kullanması,
Ankara’yı “enerjide bağımsızlık” söylemini yeniden tanımlamaya itti.
Artık mesaj net:
Bizim de alternatiflerimiz var.
Amerikan LNG’si gerçekten daha mı pahalı?
“ABD gazı üç kat daha pahalı” iddiası uzun süredir gündemde.
Ancak rakamlar bunu desteklemiyor.
ABD LNG’sinin maliyeti, Henry Hub fiyatı (3,5-4,5 $/mmbtu) üzerine sıvılaştırma, navlun ve yeniden gazlaştırma masrafları eklendiğinde yaklaşık 6,8-8,8 $/mmbtu, yani 240-310 dolar/1000 metreküp seviyesinde.
Rus boru hattı gazı ise tarihsel olarak 300-400 dolar/1000 metreküp arasında değişiyor.
Aradaki fark artık dramatik değil.
Üstelik LNG’nin avantajı fiyat değil, esneklik: depolanabilir, yönü değiştirilebilir, hatta yeniden ihraç edilebilir.
Bugün Tuz Gölü ve Silivri yer altı depolarında yaklaşık 11 milyar metreküp gaz tutulabiliyor; bu, yıllık tüketimin yüzde 15’i.
3 FSRU (yüzen LNG terminali) tam kapasiteyle çalışıyor.
Kısacası ABD gazı “pahalı” değil; stratejik bir sigorta poliçesi.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz
