ABD borsaları 2025’in üçüncü çeyreğine rekor seviyelerden girerken, yatırımcıların iyimserliği gerçek riskleri göz ardı ediyor olabilir. Morgan Stanley, yatırımcıların büyüme endişelerini, gümrük vergilerinin enflasyonist etkilerini ve artan kamu borcunu hafife aldığını düşünüyor.
Vergi indirimi coşkusu: Sürdürülebilir mi?
ABD hisse senedi piyasaları, Trump yönetiminin geçirdiği “One Big Beautiful Bill Act” adlı yasa sayesinde güçlü bir ralli yaşadı. Özellikle kurumsal vergi indirimleri, şirket kârlarında ve verimlilikte sıçrama yaratacağı beklentisiyle yatırımcıları heyecanlandırıyor. Ancak Morgan Stanley’e göre bu iyimserlik fazlasıyla abartılmış olabilir.
S&P 500 endeksi, yılın ilk yarısında rekor seviyelere ulaşmış olsa da, 2026’da 6600 puanın üzerindeki hareketlerin zorlaşacağı öngörülüyor.
Tahvil piyasasından gelen uyarı sinyalleri
Hisse senedi yatırımcıları, ithalat vergilerinin yaratacağı enflasyon baskısını görmezden geliyor olabilir. Ancak tahvil piyasası verileri farklı bir tablo çiziyor.
Bir yıllık ileriye dönük enflasyon takası (forward inflation swap), önümüzdeki 12 ayda enflasyonun %3,3’e çıkacağını fiyatlıyor. Bu oran, mevcut TÜFE verilerinden 60–75 baz puan daha yüksek. Aynı dönemde ABD doları, diğer büyük para birimleri karşısında %11’den fazla değer kaybetti. Bu durum, ithalatın maliyetini artırarak, tarifelerin enflasyonist etkilerini büyütebilir.
Reel getiriler sabit, risk primi artıyor
Eğer ekonomi yeniden hızlanacaksa, reel (enflasyondan arındırılmış) tahvil getirilerinin yükselmesi gerekirdi. Ancak 10 yıllık ABD tahvillerinin reel getirisi, Ekim 2024’ten bu yana yaklaşık %2 seviyesinde yatay seyrediyor. Bu da piyasanın ekonomik ivmelenmeye şüpheyle yaklaştığını gösteriyor.
Daha da önemlisi, tahvil yatırımcılarının uzun vadeli belirsizliklere karşı talep ettiği “vadeye özgü risk primi” (term premium) artış eğiliminde. Seçim gününden bu yana, bu prim 15 baz puan yükseldi. Bu da yatırımcıların, vergi indirimiyle büyüyen ABD bütçe açığına dair kaygı taşıdığını ortaya koyuyor.
Sermaye harcamaları beklendiği kadar artmayabilir
Şirket kâr marjlarının yeni rekorlara ulaşacağı yönündeki öngörüler de, Morgan Stanley’e göre fazla iyimser. Yapay zekâdaki gelişmelerin önümüzdeki birkaç yıl sermaye harcamalarını ve verimliliği desteklemesi olası. Ancak bu hikâye zaten büyük ölçüde fiyatlandı.
Dahası, vergi indiriminin yeni yatırım dalgası yaratıp yaratmayacağı meçhul. Zira 2021’den bu yana sermaye harcamaları zaten oldukça güçlüydü ve tarihsel olarak bu tür harcamalar ile efektif vergi oranları arasında güçlü bir korelasyon bulunmuyor.
Yeni yasanın getirdiği “bonus amortisman” ve Ar-Ge harcamalarını hemen giderleştirme gibi avantajlar, şirketlere kısa vadeli nakit akışı ve kâr artışı sağlayabilir. Ancak bu, şirketleri daha verimli ya da sürdürülebilir kılmaz.
Portföyler nasıl uyarlanmalı?
Bu karmaşık görünüm karşısında Morgan Stanley, yatırımcıların aşırı iyimserlikten uzaklaşıp daha temkinli bir strateji benimsemeleri gerektiğini vurguluyor.
Bunun yerine, aktif hisse seçimi yapılması tavsiye ediliyor. Özellikle teknoloji, finans, sanayi, enerji ve sağlık sektörlerinde politika değişimlerinden olumlu etkilenebilecek şirketler öne çıkıyor.
Ayrıca yatırım portföylerinde uluslararası hisse senetleri, emtialar, enerji altyapı varlıkları ve hedge fonlar gibi çeşitlendirici enstrümanlara da yer verilmesi öneriliyor.
Gerçekçilik zamanı mı?
2025’in ilk yarısı yatırımcılar için coşkulu geçti. Ancak Morgan Stanley, bu coşkunun gelecekte daha düşük getiriler ve yüksek oynaklıkla test edilebileceğini düşünüyor. Gerçekleşmesi zor senaryolara göre değil, dengeli ve riskleri dikkate alan stratejilere göre pozisyon alınmasının zamanı olabilir.
Atilla Yeşilada ve Güldem Atabay tarafından kaleme alınan özel raporlarımıza abone olmak ister misiniz? Raporlarımız kurumsal müşterilere yöneliktir. Abonelik ücretlidir. Koşulları öğrenmek için bize e-mail atın: [email protected]