Türk mali piyasalarında son günlerde etkili olan iç siyasi risklerin yarattığı baskı unsuru dün de korunmaya devam etti.
Bu kapsamda Borsa İstanbul ana endeksi günü %1,1 düşüşle tamamlarken, haftanın ilk iki gününde %2,7 geriledi. Halbûki, geçen hafta CHP Kurultay kararının ertelenmesi ile endeks %9,3 artış kaydetmişti. Böylelikle, teknik mânâda önemli bir psikolojik seviye olan 10bin endeks seviyesinin de hemen altına gerilemiş oldu.
USDTRY kuru bebek adımları ile 40,00 seviyesinin üzerine yükselirken, EUR ve GBP gibi önde gelen paritelerin dolar karşısında gerilemesi ile TL sepet bazında dün değer kazandı. Faiz indiriminin önündeki engellerin kalktığına inanılan ve geçen hafta adeta ralli yapan 2 yıl vadeli gösterge tahvil hafif de olsun yükselirken, CDS risk primi ise 290 seviyesine yatay kaldı.
Veri akışında ise TÜİK Haziran ayı finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını yayınladı.
Buna göre faiz indirim beklentisi ile tahvil faizleri %2,8 reel getiri ile ilk sırada yer alırken, hisse senetleri eksi %1,1 ile son sırada yer aldı. TL’de reel değerlenmenin Merkez Bankası’nın resmî stratejisi olduğunu pekâlâ biliyoruz. Bu politika sonucunda TL 2024 yılında ciddi oranda reel olarak değerlendi. Hatırlamak gerekirse, dolar geçen yıl TL karşısında reel olarak %16,71 değer yitirirken, Euro’daki reel kayıp %20’yi geçti. Son aylarda ise tablonun yavaş yavaş değişmeye başladığını ya da bu politika bu yıl artık aynı nobranlıkta sürdürülmüyor olduğunu not etmemiz gerekiyor. Mayıs ayı verilerine göre, dolar enflasyonun bir tık üzerinde değer kazanırken, Haziran ayından da aynı tablo devam etmiş: dolar yatırımcısına %0,36 reel getiri sağlarken, DİBS %2,8 ile zirvede, BIST ise eksi %1,1 ile dipte yer aldı.
Dönelim yurt dışına….
Trump’ın bakır ithalatına %50 oranında gümrük vergisi getirme tehdidi, küresel ticaret gerilimlerini yeniden alevlendirdi. Trump ayrıca çip ve ilaç ithalatına yönelik ek tarifelerin de yolda olduğunu belirtirken, 1 Ağustos tarihini Japonya ve Güney Kore gibi önemli ticaret ortakları ile anlaşmaya varmak için son tarih olarak yineledi. Trump’ın bir iş adamı, pragmatik ya da tüccar kişiliğine artık alışan piyasalar, son tarih ile ilgili yine esneme olabileceğini düşünerek ya da pazarlık payını göz ardı etmeyerek piyasaların kararsız bir seyir izlemesine neden oldu. Asya borsalarında yönler bir miktar da olsun ayrışırken, dolar ise güçlü seyrini korumaya devam ediyor.
Dün de bültenimizde dile getirdiğimiz üzere, ABD’de Mayıs ayında gümrük gelirleri neredeyse dört katına çıkarak 23 milyar dolarla rekor kırarken, bu artış, Başkan Trump’ın ithalata getirdiği yüksek tarifelerin liman gelirlerine yansımasıyla gerçekleşti!
Demek ki Trump’ın politikalarına biraz da bu gözle bakmak gerekiyor. Hatırlarsanız Trump’ın büyük güzel yasasının vergi indirimler üzerinden yaratacağı bütçe açıkları, ilave borçlanma gereksinimi, artacak piyasa faizleri ve faturanın enflasyona çıkacağı yönünde endişeler -haklı olarak- ön planda olsa da, madalyonun diğer tarafında ise büyüme teması yani şirket gelirleri üzerinden hisse senetlerinin yukarı yönlü potansiyelini ön plana çıkararak farklı bir yaklaşım sergilemiştik.
Trump’ın ticaret anlaşmalarında yavaş da olsa yol almaya başlaması ve artan gümrük vergileri ile kral kaybederse endişesinin de gündemin ilk sıralarından yavaş da olsa düşmeye başladığını görüyoruz. Bu bağlamda, geçen günlerde 1,18 seviyelerinin üzerine yükselen EURUSD paritesi 1,17 seviyesinin hemen altına gerilerken, benzer bir şekilde 1,38 seviyesine dayanan GBPUSD paritesi de düşük 1,35 seviyelerini test etti; Japon yeni karşısında dolar 2,5 haftanın zirvesine çıktı.
Daha geniş bir açıdan bakmak gerekirse, sepet kur DXY’nin yükselişe geçtiğini -doların değer kazanmaya başladığını- iddia edebilmemiz için 98,30 seviyesinin üzerinde haftalık bir kapanış görmemiz gerekiyor. Biz uzun bir süredir kalabalık işlemlerin peşinde koşmayarak dolar zayıflığını fırsat olarak gören bir strateji izlediğimizin altını bir kez daha çizelim.
Küresel mali piyasalarda tarife kaygıları döviz piyasasında olduğu üzere emtia piyasasında da etkili oldu.
Elektrikli araçlardan askerî ekipmanlara kadar birçok sektörde kritik öneme sahip olan bakırın ABD vadeli fiyatı %10’dan fazla artarak rekor kırarken, Londra ve Şanghay’da ise düşüş yaşandı. Altın cephesinde ise Ortadoğu ekseninde azalan jeopolitik riskler ve doların dipten dönme emarelerine paralel kısa vadeli bakış açısı ile kâr realizasyonunun başladığını görüyoruz. Dün sabah saatlerinde 3,333 dolar seviyelerinde olan altın bu sabah 3,300 dolar seviyesinin altına kadar geriledi. 3,285 dolar seviyesinin altında haftalık kapanış durumunda daha sert bir geri çekilme görebileceğimizi düşünüyoruz! Altın gümüş rasyosu ise gümüş lehine aşağıya gelmeye devam ederken, o cenahta da rasyonun 89 altına gelmesi ile gümüşün koşu temposunu artıracağını düşünüyoruz.
Resmî Gazete’de yayımlanan kararla birlikte, kısa vadeli TL mevduat ve yatırım fonlarına uygulanan stopaj oranı %15’ten %17,5’e çıkarıldı.
Altı aya kadar vadeli hesaplarda stopaj %17,5’e, bir yıla kadar vadeli hesaplarda ise %12’den %15’e yükseltildi. Mevduat ve fon stopajlarına en son Şubat ayında ‘zam’ yapılmıştı. Atılan bu adımın Hazine’ye sağlayacağı ilave gelir, TL varlıkların cazibesinin azalmasıyla oluşabilecek potansiyel kayba kıyasla oldukça sınırlı kalabilir. Mali piyasaların gündeminde bugün önemli bir veri görünmüyor. Yaz sıcaklarında siyasi gelişmeleri takip etmeye devam edeceğiz.
Emre Değirmencioğlu, Kıbrıs İktisat Bankası