Uluslararası piyasaların çalkantılı seyri ve rezerv kayıpları karşısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bir dizi önlem aldı. Ancak 2025’in geri kalanı için belirsizlikler artarken, emtia fiyatlarındaki düşüş Türkiye ekonomisi için kısmi bir rahatlama sağlayabilir. Carry trade Türkiye için hala cazip.
Enflasyon 2025’te %30 Altında Kalabilir
Mart ayında yaşanan kur oynaklığı sonrası enflasyon beklentilerindeki bozulma sınırlı kalsa da, TCMB’nin önceliği artık finansal istikrar oldu. Eğer yılın geri kalanında döviz kuru şokları, büyük maaş ayarlamaları ya da enerji ve gıda fiyatlarında ani artışlar yaşanmazsa, yıl sonu enflasyonunun %30’un altında kalması bekleniyor.
Rezervler için Sıkılaştırma ve Dövize Dönüşle Mücadele
TCMB’nin rezervlerini güçlendirmek amacıyla attığı adımlar arasında döviz zorunlu karşılık oranlarının 200 baz puan artırılması ve ihracatçılar için döviz bozdurma oranının %25’ten %35’e çıkarılması yer alıyor. Ayrıca bankalara, şirketlerin TL mevduat oranlarını artırmaları için aylık hedef getirildi. Bu önlemlerle hem rezerv artışı hem de dövizden TL’ye geçiş teşvik ediliyor.
Bankacılık sistemi ağırlıklı olarak %49 seviyesindeki gecelik faiz oranından fonlanıyor. Ancak fonlama kompozisyonunda değişim yaşanır ve ağırlık haftalık repo ihalelerine kayarsa, bu gelişme faiz indirimi sürecinin başladığına işaret edebilir.
Cari Açık Genişliyor
Şubat ayında dış ticaret kaynaklı olarak cari açık artış gösterdi. Mart ve Nisan aylarına dair öncü veriler de bu trendin devam ettiğine işaret ediyor. ABD-Çin ticaret savaşına dair artan küresel belirsizlik, enerji fiyatlarındaki düşüş ve iç politik gelişmelerin finansal koşulları sıkılaştırması, dış dengeyi yılın geri kalanında etkilemeye devam edecek.
Döviz Kuru: Kontrollü Artış ve Yüksek Taşıma Getirisi
USD/TRY kuru, Mart ayı sıçramasının ardından yeniden kontrollü bir yukarı yönlü eğilime girdi. TCMB, döviz kaynaklı enflasyon baskılarına izin vermeyeceğini net şekilde ortaya koydu. Yüksek politika faizi sayesinde Türk Lirası hâlâ yüksek taşıma getirisi sunuyor. Bu nedenle yatırımcıların TL’ye olan ilgisinin süreceği düşünülüyor.
ING, yıl ortası için USD/TRY tahminini 39,44 olarak belirlerken, yıl sonu için beklenti 43,00 seviyesinde.
Devlet Tahvilleri: Satış Baskısı Devam Ediyor
Mart ayında yaşanan döviz dalgası sonrası, özellikle kısa vadeli tahvillerde sert satışlar görüldü. Nisan ayında TÜFE verisi olumlu gelse de, yabancı yatırımcıların Türkiye devlet tahvillerinden (TURKGBs) çıkışı sürdü. Tahvil faizleri yükselmiş olsa da, yabancı yatırımcıların yeniden giriş yapması için enflasyonda net bir düşüş trendi ve TCMB’nin şahin söyleminden geri adım atması gerekiyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, tahvil ihracatının yaklaşık %37’sini tamamlamış durumda. Kısa vadeli borçlanmaya öncelik verilmesi, uzun vadeli yüksek faiz yükünden kaçınmak adına mantıklı görülüyor.
Kredi Notu ve Yatırımcı Güveni
TCMB’nin piyasadaki dalgalanmaya karşı güçlü tepki vermesi, ortodoks politikaların süreceğine dair güveni bir nebze artırdı. Ancak kredi notlarındaki iyileşme şimdilik duraksamış durumda. Moody’s’in temmuz ayındaki kredi notu gözden geçirmesi, yatırımcılar açısından dikkatle takip edilecek. Türkiye’nin mevcut kredi notu (B1), benzer ülkelere göre hâlâ bir kademe aşağıda bulunuyor.
Sonuç: Denge Arayışı Devam Ediyor
TCMB’nin son dönemdeki adımları ve sıkı duruşu, döviz rezervlerinde yeniden denge arayışına girdiğini gösteriyor. Faiz indirimi sinyalleri henüz verilmiş değil; olası indirimler kısa vadede TL’nin cazibesini azaltmayacak gibi duruyor. Yatırımcıların odağında artık rezerv artışı, enflasyonun seyri ve yapısal reformlar var.